Doğal yaşam alanları

>>> Yayın Tarihi - 21/04/2013

sülüklü göl resimleri

Doğal yaşam alanlarının korunmasının önemi ve doğal yaşam alanları üzerindeki tehditler. Sülüklü göl örneği

 

Dünyada ve Türkiye'de doğal yaşam alanları her geçen gün hızla ya tahrip ediliyor ya da yok ediliyor. Şehirleşme sonucu insan yerleşim alanlarının doğal yaşam alanlarına doğru genişlemesi,yayla ve diğer tabiat alanlarına yazlık veya başka amaçlarla binaların yapılması, hidro elektirk santrallerinin kurulması, yol yapımlarının çoğalması,maden arama ve işleme çalışmaları gibi birçok faktör doğal hayattaki hayvan ve bitkilerin yaşam alanlarını tahrip etmekte ve onları ya göç etmeye ya da yok olmaya zorlamaktadır.

Doğal alanları dikkatlice gözlemlediğinizde yapılaşma veya yerleşimlerden sonra bazı bitki ve hayvanların artık o bölgede görülemediğine şahit oluruz. Doğal yaşam alanlarında büyümüş veya yaşamış bizden yaşça büyük hemen herkesin şuan mevcut olmayan bir türe şahitlik ettiğini; eskiden bu derede şu balıklar olurdu, ağaçlarda şu kuşlar öterdi,bahçemizde şu yaban bitkileri yetişirdi, artık bunların hiçbiri yok dediklerini duyabilirsiniz.

 

 

 

sülüklü gölün oluşumuSülüklü gölde neler oluyor?

İşte insanoğlunun kendi hırs ve kısa süreli keyfi için bir türü yerinden etme veya yok etme acımasızlığının örnekkleridir bunlar. Sülüklü gölde doğal olarak yetişen ve adını göle veren sülükleri yok eden kim mi dersiniz? doğal yaşamı korumakla görevli olan ve göle alabalık atanlar,kendince balık miktar ve türünü çoğaltarak doğaya katkı sağlayacağını sanıp aslında doğadaki dengeyi bozup balıkların sülükleri yiyerek yoketmesine sebep olanlar.Yani Orman Bakanlığına Bağlı bir müdürlük olan Milli parklar genel müdürlüğü.

 

sülüklü göl resimleri fotoğrafları

 

Hayır bitmedi. Yıl 2011 ve Sülüklü göl Tabiatı koruma alanı Milli parklar Genel Müdürlüğü teklifi ve Orman Bakanlığı'nın oluru ile Tabiatı koruma alanı olmaktan çıkartıldı.Evet yanlış duymadınız 26 yıldır korunan bir tabiat harikası resmi bir kurum tarafından korumasız bırakıldı. Peki 1987 yılından beri koruma alanı statüsünde olan yani doğada ender rastlanan olayları ve durumları barındırdığı için koruma alanı ilan edilen Sülüklü göl 2011 yılına gelindiğinde ne değişti de bu statüsünden edildi.1987 de acaba doğa bilincimiz daha mı fazlaydı. 2011 de bu bilinç neden köreldi. İnsanların gözünü hangi hırs bürüdü?

Yoksa burayı korumakla görevli Milli parklar görevini yapamadı da sülüklü göl doğal özelliğini mi kaybetti? Milli parkların burayı 26 senedir koruyamadığını düşünüyoruz; ancak buna rağmen sülüklü göl içindeki sülükler dışında hiçbir özelliğini kaybetmedi. Kanımızca yatırımcı birileri basırdı ve buradan nasıl para kazanabilirizin hesabını yaptı.Evet yaptı ve muradına erdi.Sülüklü göl artık piknikçilerin yağlı mangallarından,müzik sesinden,egzoz dumanından etkilenecek ve barındırdığı yaban hayvanları bu bölgeyi terkedecek,bitki örtüsü bozulacak sonunda da heryerde çokça olan mesire alanlarından biri haline gelecek. Ülkemizde topu topu 32 tane olan tabiatı koruma alanı sayımızı artıracağımıza 31'e indirdik ve bunu yapanlar resmi görevlilerdi .Bunun hesabını burada da öbür tarafta da nasıl verecekler merak ediyoruz.

Buyrun size Milli parklar genel müdürlüğünün konuyla ilgili itirazımıza verdiği cevabi yazısı: 1983 yılında yürürlüğe giren 2873 sayılı Milli Parklar Kanununda tanımlı 4 adet koruma statüsü bulunur. Bunlar milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanıdır. Orman ve Su İşleri Bakanlığınca millî park karakterine sahip olduğu tespit edilen alanlar Bakanlar Kurulu kararı ile millî park olarak belirlenir. Orman ve orman rejimine tabi yerlerde tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanları Orman ve Su İşleri Bakanının onayı ile belirlenir. Sülüklügöl ve çevresi Bakanlık Makamı tarafından 25/03/1987 tarihinde Tabiatı Koruma Alanı olarak, 14/11/2011 tarihinde ise tabiat parkı olarak statüsü değiştirilmiştir.

 

Ne diyelim, doğayı korumak için görevli kurumlarımız ve insanımız bu bilince sahip değilse, hukuki olmadığını düşündüğümüz bir kararla 26 senedir koruma alanı olan bir yeri koruma alanı olmaktan çıkartabiliyorsa vatandaşı kim bilinçlendirecek? Bunu yapanların doğayı koruma adına geliştirdikleri söylemleri nekadar samimi bulunacak! Doğayı seven ve onun bir parçası olduğumuz bilincine sahip olan herkesin buna karşı çıkması gibi bir görevi ve misyonu olmalı ama malesef bunun bilincinde olanların sayısı da çok fazla değil.

Orman bakanlığının bu kararından sonra malesef belki 10 belki 20 sene sonra çocuklarımıza: eskiden sülüklü gölün bu deresinde kırmızı benekli alabalıklar,mercan balıkları yaşardı,şu göle bakan sarı yarda bir ayı ini vardı, dağlarında boz ayılar gezer, akşamları göle su içmeye gelirlerdi, havamız tertemizdi,gölün yolu topraktı ama hiç olmazsa asvalt nedeniyle hayvanlar burayı terketmezdi, gölün içine mangal yağları akmazdı, arabasının teyibini bangır bangır açanlar nedeniyle yaban hayvanları buraları terketmezdi,bu egzoz kokuları temiz havayı bozmazdı hikayelerini anlatacağız.

 


sülüklü göl

Peki yapılanlar bununla sınırlı mı kalacak. Tabiki hayır. Ok yaydan çıktı birkere. Şimdi sırada HES projesi var. Evet bunu da yanlış duymadınız. Sülüklü gölün de içinde bulunduğu Tavşansuyu deresi Hidro elektrik santrali kurulması için ihale edildi ve dere bir firmaya verildi. Fizibilite raporları hazırlandı. Baraj yapımına başlanması ile birlikte yakın zamanda kırmızı benekli alabalıkları ile ünlü Tavşansuyu deremizde koca koca borular, elektrik tribünleri, mahvedilmiş bir doğa ve belki boşaltılmış köy ve mahalle manzaraları,kurumuş bir dere yatağı bizleri bekliyor.Bölge halkının menfaatine olacağını sanarak sülüklü gölün statüsündeki değişikliğe kaldığı tepkisizliğinin bedeli belki de bu olacak.

 

Doğal yaşam alanları hakkında daha fazla bilgi için Orta batı karadeniz doğal yaşam alanları listesini inceleyebilirsiniz.

Copyright ©

İlk yayın tarihi: 30/11/2012